Cts. Nis 20th, 2024

TÜM TÜRKİYE’DE “ÖĞRETMENE SAYGI” EYLEMLERİMİZİ BAŞLATTIK 

7 min read

TÜM TÜRKİYE’DE “ÖĞRETMENE SAYGI” EYLEMLERİMİZİ BAŞLATTIK

 

Öğretmenlik mesleğinin onuruna sahip çıkmak için sözde öğretmenlik meslek kanunun geri çekilmesi talebiyle başlattığımız “Öğretmene Saygı” eylemlerimiz kapsamında, eğitim çalışanlarının sesini ve taleplerini kamuoyuna iletmek üzere Türkiye’nin dört bir yanında alanlardaydık.

 

Tüm illerdeki eylemlerimiz, eğitim emekçilerinin ve halkımızın desteğiyle gerçekleştirildi.

 

Ankara’da Ulus Meydanı’nda gerçekleştirilen eyleme ise Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Mali Sekreterimiz Hüseyin Selçuk, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreterimiz Orhan Yıldırım, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Emine Çalık, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Ankara 1,2 ve 3 No’lu Şubelerimiz katıldı.

 

 

Genel Başkanımız Kadem Özbay, şunları söyledi:

“Bugün 81 ilde örgütümüz alanda, öğretmene saygı eylemliliğimizi tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. 1 Eylül’de Burdur’da Fakir Baykurt’un kentinden ‘Öğretmen el açmaz, yalvarmaz, boyun eğmez ders verir’ diyeceğiz. 2 Eylül’de İzmir’de, 3 Eylül’de İstanbul’da, 5 Eylül’de Samsun’da, 7 Eylül’de Diyarbakır’da olacağız. Bütün bölgelerden gelen örgütümüzle, öğretmen arkadaşlarımızla ve inanıyorum ki bize destek olacak tüm yurttaşlarımızla öğretmenlere saygı duyulmasını bir kez de alanlardan ders vererek anlatacağız. 9 Eylül’de Ankara’da olacağız. Saat 10.00’da MEB önünde bütün çabalarımıza rağmen kafalarını kuma gömen, kendisi eğitimci olmayıp o koltuğu kendine hak gören kendi yeterliliğinden bihaber bakana bir de Bakanlığın önünden haykıracağız. Saat 15.00’de başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duruşu gerçekleştireceğiz. Eğitim-İş olarak aynı işi yapan öğretmenlerin kategorize edilmesine karşıyız.

“SINAVLI YA DA SINAVSIZ BU KANUN TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖNDERİLMELİDİR”

Sınavlı ya da sınavsız bu kanun tarihin çöplüğüne gönderilmelidir. Bir kez daha ilan ediyoruz, bu süreç 20 yıldır sistematik olarak cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmayı kendine görev edinmiş siyasi iktidarın cumhuriyetin en önemli değerlerinden biri olan baş öğretmenlik unvanını sıradanlaştırma çabasında olduğunu görüyoruz. Bu daha başlangıç, mücadelemizin yoğunluğunu kararlılıkla artıracağız. Üretimden gelen gücümüzü kullanmaya gerekirse iş bırakmaya gerekirse greve hazır olduğumuzu ilan ediyor, buradan da tüm eğitim bileşenlerimizi, yurttaşlarımızı öğretmenine ve çocuklarının eğitim hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

Tüm illerde okunan ortak basın açıklamamız şöyle:

ÖĞRETMEN BİTERSE, GELECEK BİTER!

 

Bizler, Cumhuriyet aydınlanmasının ve onun önderi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve devrimlerinin yılmaz savunucusu eğitimcileriz. Bizler geleceğin mimarlarıyız. Bizler öğretmenleriz.

Ve ne acıdır ki bugün burada mesleğimizin itibarını, emeğimizin onurunu korumak için bulunuyoruz.

Çünkü 20 yıldır öğretmenliğe sistematik olarak itibar suikasti düzenleyenler, haklarını gasp edenler; bu kez hakaret niteliğindeki sözde meslek kanunuyla en büyük saldırıyı yapmaya girişmişlerdir.

Öğretmene danışılmaya bile lütfedilmeden, kuytu köşelerde yandaş sendikadan olur alınarak, Saray’dan inme biçimde hayatımıza sokulan Öğretmenlik Meslek Kanunu, bizlerin sorunlarını iyileştirmek bir yana dursun; omzumuzdaki yükleri ağırlaştıracak ve mesleğimizi itibarsızlaştıracaktır.

İktidar, torba yasalardan da aşina olduğumuz bir taktikle, bu meslek kanununda da en büyük felaketleri en parlak paketlerle sarmalama yöntemine gitmiştir. Öğretmene müjde olarak sunulan meslek kanununun aslında ne olduğunu sendikamız ilk günden beri en gür şekilde anlatmıştır:

– Bu kanun hukuksuzdur. Çünkü öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğunun altını çizen ilgili yasalarla çelişmektedir. Hukuksuzdur çünkü her öğretmen uzmandır ve uzmanlık belgesi de diplomasıdır. Hukuksuzdur çünkü hayata geçerse eşit işe eşit ücret ilkesi okullarda tamamen tarihe karışacaktır. Hukuksuzdur çünkü, hukukun temel ilkeleri gereğince kazanılmış haklar geri alınamaz. Nasıl bir gecede mühendislere artık teknikersiniz denemiyorsa, öğretmenlere de artık uzman değilsiniz denemez!

– Bu kanun adaletsizdir. Kanun zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorize edilerek sömürülen öğretmenleri bu kez de uzman öğretmen, başöğretmen diye bölmeyi hedeflemektedir.

– Bu kanun tehlikelidir çünkü tahribatı sadece öğretmenlere değil tüm eğitim sistemine yönelik olacaktır. Öğrenciler ve veliler dahi, hangi unvana sahip öğretmenlerin sınıfında eğitim gördüğüne göre ayrışacaktır. Buradan suni bir rekabet ve muhtemeldir ki tıpkı bağış adı altında toplanan kayıt paraları gibi, illegal bir ekonomi doğacaktır.

– Bu kanun hadsizdir çünkü her şeyden önce bu ülkenin bir tane Başöğretmeni olduğu ve bizim muradımızın da O Başöğretmen’in unvanını paylaşmak değil O’nun mirasına sahip çıkmak olduğu gerçeğini hiçe saymaktadır. Hadsizdir çünkü daha eğitimci bile değilken Milli Eğitim Bakanı olmayı kabul etmiş, en yakın kadrolarına tahsili alakasız insanları atamış bir zatın, öğretmenin “yeterliliğine” dair ahkam kesmesi kabul edilemez. Kanunun dayattığı bu sınavların adında “yeterlilik” kelimesinin kullanılması bile öğretmene üsten bakışın bir göstergesidir. Bu kanun hadsizdir çünkü Başöğretmen Atatürk’ün gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği öğretmenlerin yeterlilik adı altında ezberlerini ölçmeye çalışmaktadır.

Oysa öğretmenlerin yeni unvanlara değil, insanlık onuruna yaraşır bir ücretle çalışmaya, liyakatsizce atanan yöneticilerin mobbinglerinden ve keyfi soruşturmalarından kurtulmaya, Anayasal bir hak olan güvenceli istihdama erişmeye, uydurulmuş kriterlere değil kıdeme göre ücret artışı almaya, öğrencilerini iktidarın sırtını sıvazladığı tarikatların elinden almaya ihtiyacı vardır. Öğretmenin eve boynu bükük, sınıfa düşünceli bir şekilde girmemeye ihtiyacı vardır.

Milli Eğitim Bakanı’nın itiraf ettiği üzere, yandaş sendikanın “sınavsız olmasın” diye akıl verdiği bu meslek kanununa karşı sendikamız ilk günden beri itirazı en güçlü örgütleyen adres olmuştur.

Tüm eğitim sendikalara çağrı yaptık, Meclis’te kanun görüşülürken “öğretmene parmak sallanmayacağını” en net biçimde anlattık, MEB’in telefonlarını, maillerini raporlarımızla kilitledik, defalarca basın açıklaması yaptık; şimdi bu kanun hala durmuyorsa bilinsin ki biz de durmuyoruz:

• Bugün itibariyle Türkiye genelinde tüm şube ve temsilciliklerimize “Öğretmene saygı” yazılı pankartlarımızı astık. Pankartlarımız bu utanç tablosu ortadan kalkıncaya dek asılı kalacak.

• 1 Eylül’de, sendikal olarak tarihi önderimiz olan Fakir Baykurt’un Burdur Yeşilova’daki köyünde, sendikamızın onun adına yaptırdığı rölyefin önünde, Genel Başkanımız, MYK üyelerimiz ve çevre illerdeki şube ve temsilciliklerinin katılımıyla düzenleyeceğimiz kitlesel basın açıklamamızla mücadelemize hız vereceğiz. Daha kanun ilk gündeme geldiği gün yaktığımız mücadele ateşini büyüteceğiz! Mücadele önderimiz Fakir Baykurt’un dediği gibi yalvarmayıp ders verecek, genel başkanımızın dediği gibi öğretmene parmak sallanmayacağını göstereceğiz!

• 2 Eylül’de İzmir’de, 3 Eylül’de İstanbul’da, 5 Eylül’de Samsun’da, 7 Eylül’de Diyarbakır’da yine Genel Başkanımız ve MYK ile çevre illerdeki şube ve temsilciliklerimizin katılımıyla kitlesel eylemler düzenleyeceğiz.

• 9 Eylül’de kitlesel olarak Anıtkabir’e yürüyecek, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’e saygı ziyaretinde bulunacağız. Cumhuriyet kavramlarının içini boşaltma gayretindekilere, bu ülkenin sadece bir tane Başöğretmeni olduğunu göstereceğiz!

• Yine 9 Eylül’de Milli Eğitim Bakanlığı önünde kitlesel bir basın açıklaması yapacak, hakaret niteliğindeki bu meslek kanununu kabul etmeyeceğimizi yüzlerine haykıracağız!

• Çalışma alanımız olan okulları da mücadelemizin bir parçası haline getireceğiz. 5-9 Eylül arasında tüm üyelerimiz okullara “mesleğimiz onurumuzdur” yazan kokartlarla gidecek ve yine aynı tarihler arasında düzenlenecek olan öğretmenler kurul toplantılarında meslek kanununa karşı bir metin okunup tutanaklara geçirilecek. 12-16 Eylül arasında ise öğretmenlerimiz okullarına “Her öğretmen uzmandır” yazan kokartlarla gidecek.

Bilinsin ki mesleğimize hakaret, emeğimize saldırı niteliğindeki bu meslek kanunu geri çekilmedikçe ya da biz eğitim emekçilerinin talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmedikçe, mücadelemizin yoğunluğunu artırmaktan da üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan da geri durmayacağız!

Öğretmene saygı, öğretmenliğe itibar istiyoruz ve alacağız!

Unutulmasın ki bu, sadece öğretmenlik için verilen bir mücadele değildir. Öğretmenin itibarlı olmadığı bir eğitim sisteminin itibarı olamaz. O yüzden çocuğu için itibarlı bir eğitim, ülkesi için itibarlı bir eğitim sistemi isteyen tüm yurttaşları truva atını aratmayan bu meslek kanununa karşı verdiğimiz mücadelemize desteğe davet ediyoruz.

Hayatımıza sokulan bu garabet, öğretmenlik meslek kanunu değil öğretmenlik mesleğini bitirme kanunudur. Öğretmen biterse gelecek biter!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir